Çigong çalışmalarımızı yüksek niyetlerimizi anlatan, içsel olarak ruhumuzu, zihnimizi, bedenimizi birleştiren, insanı doğa yasalarıyla uyumlayan ve evrensel sırlara yakınlaştıran bir dua gibi yaparız ve onun içinde yaşarız:
Bu dua ellerin birbirine sürtülmesiyle, içe dönme ve derinleşme ile başlar,
Eller doğru yollarda kullanılmalıdır, pişman olunacak yollarda değil.
Ve ardından ağzımızı ellerimizi kullanarak yıkar ve o esnada deriz ki,
Ağzını doğruluk için kullan. Doğru kelimeler için. İncitecek kelimeler için kullanma, pişmanlık duyulacak hiç bir kelime için kullanma.
Sonrasında burnumuzu ellerimizle yıkar ve düşünürüz ki,
Bu burun, egomun davranması gerekenden daha öteye geçecek durumlarda, bu işlerin içine girmekten uzak duracaktır.
Sonrasında gözlerimizi ellerimizle yıkarken deriz ki,
Gözler ışığı görmelidir, gerçeği, BİR olanı. Gözlerim diğerlerinin hatalarını görmemelidir. Bir olandan daha ötesini göremeyecekler, ama benim için doğru olanı, yapılması ve yapılmaması gerekeni görecekler.
Ardından yüzümüzü ellerimizle yıkarız ve deriz ki,
Işıkla yüzleş. Dik dur, gerçekle yüzleş. Kusuru gördüğün yerde, yüzünü ışığa dön.
Ardından yavaşça kafamıza masaj yapar ve kendi kendimize deriz ki,
Başını serin tut, zihin sakin ve dingin. Zararlı ve gereksiz fikirlerle gerilme.
Kulaklarımızı ellerimizle yıkarken deriz ki,
Kulaklar gerçekleri duymak içindir. Kötü şeyler ya da dedikodu duymam için değil.
Ardından ensemiz ve omuzlarımızı hafifçe ovalamaya başlarız ve deriz ki,
Omuzlarım ve ensem rahat. Çünkü gerginlik veya baskı burada kalıp bekleyemez.
Bacaklarımızı önden arkaya doğru hafifçe sıvazlarken deriz ki,
Ayaklarım beni doğru yoldan geçirerek taşıyacak, ateşe doğru değil. Hatta ateşe yürümüş olsam bile, su, ben ateşten geçinceye kadar, ateşi söndürecektir.
Her gün hatırlarız: Gerginliğin omuzlarımda kalmasına izin vermeyeceğim.
Hayatımızdaki zorlu durumlardan kaçınamayabiliriz, ancak zihinsel ve duygusal tutumumuza karar vermek bizim irademizdedir. Zorlukları nasıl göğüsleyeceğimiz ve bizi nasıl etkileyeceği bize bağlıdır.
Omuzlarımızda stresi tutup onun gün be gün daha ağırlaşmasına ya da onun gitmesine izin verip bizi strese sokacak şeyleri değiştirip, onlarla gelen farkındalığı tecrübe etmeyi, ancak gereksiz yükleri üzerimize almamayı ve içsel bütünlüğümüzü olumsuz etkilememesini seçebiliriz.
Çigong’un içinde saklı öğretiler insanı hayatın gizemli akışında tutacak olan kendi kendimize seçim yapma farkındalığını sunar.
Her gün, yeniden ve yeniden, seçimlerimizle doğar…
“Gün nasıl yenilerse kendini gün be gün, sen de yenile ve yinele.” Konfiçyüs